20 Ocak 2008 Pazar

Ülkemizde Tıbbi Mümessilliğin öncülerinden, profesyonel olarak halen Novartis'e danışman olarak hizmet veren Sn. Saygın Konak mesleğe nasıl başladığın

Sn. Saygın Konak: Safranbolu ortaokulunun İlk mezunlarındanım. Haziran döneminde(1950) sekiz kişi mezun olduk. Babam PTT memuruydu ve Safranbolu’da lise yoktu, en yakın lise Kastamonu’da ve yatılı bölge lisesi şeklindeydi. Yıllık ücreti de 400 liraydı.Bu ücreti ödeyemediğimiz için liseye gidemedim.
Sn. Saygın Konak: Safranbolu ortaokulunun İlk mezunlarındanım. Haziran döneminde(1950) sekiz kişi mezun olduk. Babam PTT memuruydu ve Safranbolu’da lise yoktu, en yakın lise Kastamonu’da ve yatılı bölge lisesi şeklindeydi. Yıllık ücreti de 400 liraydı. Bu ücreti ödeyemediğimiz için liseye gidemedim.
İstanbul’daki bir akrabamız kanalıyla Tophane Erkek Sanat Enstitüsü’nün Torna Tesviye bölümüne kaydımı yaptırdılar. Henüz 14 yaşındaydım ve Enstitü’nün dördüncü sınıf öğrencisi olarak Okula başladım. Sabahtan öğleye kadar atölye, öğleden sonra da dersanede oluyoruz. Torna tezgahına boyum erişmediği için portakal sandığı üzerine çıkarak çalıştığımı unutamıyorum. Küçükken “okumazsan demirci çıraklığına vereceğiz” diye korkuturlardı bizi. Okula bir türlü ısınamamıştım. Demirci yanında çalışmaktan farkı yoktu. Babama “beni demirci çıraklığına verseydiniz daha iyi olurdu” diye mektup yazdım. Okula bir ay devam edebildim, ayak bileklerimde başlayan ağrı ve şiş nedeni ve doktor raporu ile ( hava değişimi ) Safranbolu’ya döndüm. Safranbolu’da tedavi gördükten sonra iyileştim, şikayetlerim geçmişti.
Safranbolu’nun tek eczacısı ve Safranbolu Orta Okulu’nun kurucusu Eczacı Hidayet Derman babama beni sormuş. Babam da okula bu sene devam edemeyeceğimi söyleyince; “eczaneye gelsin bir şeyler öğrenir haylaz olmasın” demiş. Bende çalışmak para kazanmak istiyordum. Onbeş Lira aylık ücretle eczanede çırak olarak işe başladım. Üçüncü aydan sonra maaşım otuz Lira olmuştu. Böylece ilaçlarla ilk tanışıklığım Tıbbi Mümessilliğe başlamadan eczanede başlamış oldu. Çok sevinçliydim, temiz ve kimsenin yapmadığı bir iş olduğu için çok memnundum. Kısa zamanda iğne (enjeksiyon) yapmayı öğrendim (bir iğne 1lira), günde 20 iğne yapıyorum.(O günler için günde 20 lira çok para) Artık aileme de yardım ediyordum. Kazancımla bir motorsiklet almıştım, (Safranbolu’da üç motorsiklet vardı, birisi de benimdi).
O yıllar çok hareketli geçti. 4 yıl eczanede çalıştım. 1954’de Karabük’e lise açılmıştı. İkinci sene liseye gitmeye karar verdim. Okuyup eczacı olmak istiyordum. Ecz.Hidayet Bey’e bu düşüncemi söylediğimde ‘Eğer başka bir eczanede çalışmak için bunu bahane ediyorsan, sana hakkımı helal etmem, ama tahsil için akan sular durur” dediğini bugün gibi hatırlıyorum. Babam, okula çok ara verdiğim için ve çalışırken aile bütçesine de katkım olduğu için fazla güvenemiyordu. Bu nedenle veli olmak istemiyordu. Bir arkadaşımın babasına bana veli olmasını rica ederek okula götürdüm ve kayıt işlemimi yaptırdım. İkici sınıfa geçince babam tekrar velim olmuştu.
Lise boyunca yaz tatillerinde Karabük’te Karabük Eczanesi’nde kalfa olarak çalıştım. Bu eczane Safranbolu’daki eczacının kızı Ecz.Hikmet Şeyhoğlu’nun eczanesiydi.(Şimdi Yeditepe Üniversitesi Ecz.Fakültesinde MÜZE ECZANE) Tıbbi Mümessillerle tanışmam, onları yakından tanımam bu dönemlere rastlar. O zamanlar çoğu Tıp veya Ecz.kökenli, okuldan mezun olmuş veya bir iki dersten beklemeli olarak Tıbbi Mümessillik yapmaktaydılar. Şık giyimleri ve altlarında arabalarıyla onlara çok imreniyordum. Safranbolu’dayken Dr.Vasıf Topçu (Deva İlaç San. A.Ş. Yönetim Kurulu Bşk.) Tıbbi Mümessil olarak Safranbolu’ya Bir Alman firmasını temsilen gelmişti. Kendisine, doktorların muayenhanelerini göstermiştim. Bana da bir DERECE ve BÜYÜTEÇ vermişti. Büyüteci halen saklarım. Tıbbi Mümessillikle ilk tanışmam 1951 yılında böyle oldu. 1958 Yılı Haziran döneminde liseyi bitirdim. Ankara Ünversitesi Tıp Fakültesini kazandım, soruların daha önce çalındığı gerekçesiyle sınavlar iptal edildi. İstanbul Üniversitesi’nde Eczacılık Fakültesini kazanamadım, ikinci tercihim olan Hukuk Fakültesini kazandım. Kayıt yaptırmazsam askere gidecektim. Kayıt oldum ve ilk derse girdim. Kürsüde Ord.Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, mükemmel bir hoca, konuşmaları beni çok etkiledi ve fakülteye devam etmeye karar verdim. Hukuk Fakültesinde ikinci sınıfa geçtiğimde, 1961 yılı Mart ayında Tıbbi Mümessil olarak DEVA’da göreve başladım. Liseye devam ettiğim ve eczanede çalıştığım yıllarda DEVA hisselerinden satın almıştım. D.E.V.A.’nın açılımı Doktorlar, Ecza ve Alat’tır. Daha önce de HEKTAŞ(Hekimler Türk Anonim Şirketi) diye bir şirket kurulmuştu. Bu şirketleri doktorlar ve eczacılar kurmuştu. Amaçları hem ilaç üretmek hem de tıbbi cihaz ithal ve üretmekti. Deva’da, önce mamül depoda çalışmaya başladım. O zaman propaganda müdürü olan Dr. Hüdai Çaltepe beni kendi bölümüne istedi. Yarım gün propaganda yarım gün de depoda çalıştım. Daha sonra tamamen propaganda bölümüne geçtim. 1961 Yılında Üniversiteyi bıraktım. O zamanlar Tıbbi Mümessilliğin imkanları çok iyi olduğundan, bu meslek için insanlar tahsillerini yarıda bırakabiliyorlardı. Ekim1964’de yedek subay öğretmen olarak askere gittim. Askere giderken istifa etmiştim. Dr. Hüdai Çaltepe istifa dilekçemde “istifa” kelimesini kaldırıp askerlik dönüşü tekrar DEVA’da çalışma kaydını koydurtmuştu. 1966 Yılı Ekim ayında terhis oldum. Tekrar DEVA’ya müracaatımda yöneticilerin İTALYA’da olması nedeniyle kimseyle görüşemedim. İlaç firmasında çalışırken diğer firmalardan çok dostunuz olur. İbrahim Ethem’de çalışan ve aynı bölgelerde (SSK Üniteleri) sık sık karşılaştığım Bülent Tezer isminde bir arkadaşım vardı. DEVA çıkışında Beyoğlu’na doğru yürürken kendisiyle karşılaştım. O da Sandoz’a geçmiş. Yılbaşında Bölge Müdürü olacağını yerine eleman arandığını ifade ederek, birlikte çalışalım diye bir teklifte bulundu. Beraberce propaganda müdürü Talat Ünüvar’a gittik. Beni tanıştırdı, konuştuk, bir kağıt uzatarak kısa özgeçmişimi yazmam istendi. Günlerden 05 Kasım 1966,11 Kasım Pazartesi günü de Levent’ teki ki merkez binada eğitim için kursa başlamam söylenildi. Bu arada Roche ile görüşme yapmıştım. Roche Genel Müdürü İsviçre’deydi. Türkiye’ye döndüğünde onunla da görüşmek gerektiğinden, beklemekteydim. Bunları aynen anlattım ve bendeki evrakları göstererek, ne yapmam gerekir gibi bir davranış içinde oldum. Talat Bey evrakları alıp yırttıktan sonra “Saygın Konak Sandoz’da çalışacak” dedi. Çok şaşırdım ve sevindim. Her şeyde bir hayır vardır düşüncesiyle teşekkür ettim. 11 Kasım 1966 ‘da Sandoz’da Kursa başladım. Giriş, o giriş tam 40 senedir devam ediyorum.

Hiç yorum yok: